Büyük Resim
Benden çok daha zeki insanlar tarafından bana öğretilen şu ki; bir şeyin özelliklerine dikkat kesilmek yerine faydalarıyla ilgilenmelisin. Sadece ben değil, ait olduğum tüm ekip bu düşüncenin arkasında duruyor. Teknoloji ve buna paralel değişen kültür yoluyla endüstride yaşanan gelişim ve dönüşüm üzerine düşünülürken herkesin kat etmesi gereken asıl yolculuk, faydaları tanımlamak ve değerlendirmektir. Bu yolculuğun son adımı ve belki de en acı verici olanı, ışıl ışıl parıldayan ve çekici kılınmış özelliklerin faydalara karşı galip geldiğini görmek… Kimse bunu yapmaktan hoşlanmıyor, hepimiz kendimizi tıpkı çocuklar gibi, “Bak! Neler neler yapabiliyor.” derken buluyoruz. Bu şekilde devam etmek… Bazıları buna “normal” bile diyebilir.
Bir şeyin özelliklerinden etkilenmenin iki olası sonucunu kolayca belirleyebiliriz:
- Sahip olmak ve kısa bir süre için kullanmak;
Bu ilk durumda, nihai olarak hiçbir fayda sağlanamaz. Dürtü alışverişine çok benzer. Sağlanan faydalar yerine yalın satış rakamları ile ilgilenen birçok üretici için oldukça iyi çalışır. Bu da ani, kısa süreli adrenalin artışı arayanların dünyasının nasıl döndüğünü açıklıyor. Neyse ki, bununla ilgili hiçbir deneyimim yok (ne bir çözüm sağlayıcısı ne de bir tüketici olarak).
- Gerçek, uzun vadeli faydalara giden yolculuk hemen orada dururken, bazı “müthiş” özellikler tarafından kör edilmiş olmak;
Bu ikinci durum gerçekten ilginç. “Hasta” (herhangi bir sanayi kuruluşu) genellikle önemsiz olan ve uzun zaman önce çözülmesi gereken bazı akut problemlerden muzdarip olduğunda yüzeye çıkar (çoğunlukla, bu önemsiz problemler çoktan büyük mali kayıplara neden olmuştur). Bütüne, akut problemlerin çizdiği çerçeveden bakmak dar bir kavrayışa sebep olur. Aynı zamanda ani adrenalin acele edilmesine neden olur çünkü akut sorun çok az zaman ve para yatırımı ile saatler içinde çözülebilir. Bu ikinci durum ve ilk durum arasındaki fark, bazı faydaların olmasıdır; keşfedildi ve değerlendirildi. Az da olsa meyve verdi, hadi burada durup mutlu görünelim.
Sorun tam da bu!
Anlık mutluluklar tatmin duygusu yarattığında yolculuk da orada sonlanır. Birçok kişi bunu Kök-Neden Analizi sürecinde yaşar: “Burada bir yerde duralım artık çünkü sonuç güzel görünüyor.”
Bu noktada keşfedilen faydalar buz dağının sadece görünen kısmıdır. Açıkçası, nerede durduğunuza ve nereye baktığınıza bağlıdır. Çok yakın durmak çok küçük bir açı verir ve sadece akut problemler görülebilir. Sonuç olarak, kansere yara bandı yapıştırmaya benzer ve hiç de iyi değildir.
Uzaklaşmak, tüm sistemsel eksikliklerin (potansiyel faydaların) görülebilir olduğu çok daha geniş bir açı sağlar. Bu genellikle aşağıdaki soruları sormaya başladığımızda gerçekleşir;
“Bu özellik sorunumu gerçekten çözüyor mu?”, “Bu şekilde daha iyi performans gösteriyor muyuz?” ve “Bu her şeyi ve herkesi olumlu yönde etkiliyor mu?”.
Bu sorulara verilen cevaplar ile her bir kişinin karar verme aşamasındaki yaklaşım düzeyini açıkça tanıyabilirsiniz. Uygulama (icra etme) seviyesinden, departmanlar arası etkileşim seviyesine ve departmanlar üstü yönetim seviyesine. Her üç seviye de, şüphesiz, eşit derecede önemlidir. Yine de, bu sorulara verilecek cevaplar, karar verme ve uygulamaya alma süreçlerinde belirleyici olacak ve buna bağlı olarak ya bir cihaz, ya bir rutin ya da bütünlükçü bir stratejiniz olacaktır.
- Kısa mesafe – dar açı – akut sorunların tespit edilmesi ve çözülmesi – bir cihaz sahibisiniz – ağrı kesici
- Orta mesafe – geniş açı – departmanlar arası etkileşim yaklaşımı geliştirildi – bir rutine sahipsiniz – ve bu da iyi görünmenizi sağlıyor
- Uzun mesafe – büyük resim -multidisipliner organizasyon etkisi – bir stratejiye sahipsiniz – bu da tam ve sürdürülebilir faydalar sağlıyor
Teknolojinin cihaz/rutin/strateji rollerini benim/departmanın/tüm işletmenin ihtiyaçlarıyla birleştirebildiğinizden eminim ve bunu yararın ne kadar büyük ve sürdürülebilir olacağının açık bir belirleyicisi olarak değerlendirebilirsiniz.
Peki, sahip olunan şey bir araç mı, rutin mi yoksa strateji mi? Sadece teknolojiden ibaret mi olacak yoksa kültür değişimini de beraberinde getirecek mi? Kişisel veya departman düzeyinde mi kalacak yoksa herkesi birbirine bağlayacak mı? İlk adım yönetim katından mı yoksa uygulama katından mı gelmeli? Her ikisi de? İletişim kanalları her iki yönde de açık mı?
Potansiyel faydaları bildikten sonra doğru çözüme yatırım yapmanın basit bir karardan ibaret olduğu düşünülebilir. Yine de, insan doğası hala sağduyu geçersiz kılabilir ve büyük resim, bizi asıl amacımıza ilerletmeyen işe yaramaz ışıltılı özelliklerde kaybolabilir (hatırlayın, Hollandalılar bir boncuk sepeti karşılığında New York City’yi satın aldı). Belki bir satış elemanı cihaz üzerindeki düğmelere nasıl basılacağını gösterdi ve orada durdu, belki işletme hedefleri açıkça tanımlanamadı, belki farklı departmanlardaki ihtiyaçlar ve çözümler arasındaki bağlantı kurulamadı, belki … Burada pek çok “belki” sıralayabiliriz.
Tüm bunlara ek olarak, teknoloji sadece bir cihazdan başka bir şey olmayı hedeflemeden tasarlandığında, ya da uygulamada ve / veya açıklamada yardımcı olacak gerçek bir destek ve eğitim olmadığında, işler biraz hayal kırıklığı yaratabilir veya sadece basit, küçük faydalar ile yetinmek durumunda kalınır.
Biz bundan daha fazlasını istiyoruz.
LUBExpert, büyük resme odaklanan organize bir strateji çözümü olarak tasarlandı ve bu şekilde ele alınması gerekiyor. Bütünlükçü bir Durum Bazlı Yağlama fikri, sadece dijital ultrasonik bir tornavidadan çok daha fazlasını vadeder.
Peki ama nasıl?
devamı gelecek..
Haris Trobradovic‘in 20 Nisan 2020’de yayınladığı “LUBExpert Implementation – Part 1” isimli yazısından Türkçeye çevrilmiştir.
Çeviri: Alican Gözüaçık
SDT Ultrasound Solutions yetkli teknik servisi ve Türkiye tek distribütörü
İletişim
[email protected]